Download Tarih 101 ders notları işte tam burada evet and more Lecture notes Turkish Language in PDF only on Docsity!
- ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ 1 ÜNİTE- 1 İnsanları diğer canlılardan ayıran çok önemli iki özellik; düşünebilmesi ve düşündüklerini ifade edebilmesidir. İnsan beyni sürekli gelişir ve bu yolla yaşamı da hızla değişir, bu da topluma yansır. I.TOPLUMLARIN EVRİMİ İnsanların bir arada yaşayabilmesi için bazı kurallar koymaları ve o insanların bu kurallara uyması gerekir. İlk zamanlarda toplum halinde yaşayan insanlar çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Güçlü olan güçsüzü eziyor, suçlar işleniyor ve kişiler zarar görüyordu. Bu durum karşısında insanların toplum içinde örgütlenerek bu tür tehlikeleri önleyebilmeleri gerekti. Bu amaçla insanlar bir araya gelerek çeşitli oluşumları sağladılar. Bu örgütlenmeden önce toplumlar yani ilk toplumlar pek basit bir yaşam tarzı sürmekteydiler.
II. DEVLET DÜZENİNE GEÇİŞ
- (^) İnsanoğlu aklını kullanıp geliştirirken kendi benliğinin de farkına varmaya başlamış.
- (^) Toplumda öncelikle aile kavramı oluşmaya başlamıştır.
- (^) Aile kavramı beraberinde kişisel mülkiyeti de getirmiştir.
- (^) Çevredeki aileler karşılaştıkları bir takım tehlikeler ve ortak çıkarlar doğrultusunda sözü en çok geçen ailenin etrafında birleşmenin ve ona itaat etmenin gereğini anladılar. Böylece ailelerin bir araya gelmesiyle boy veya kabile dediğimiz ilk siyasal birlik belirmiş oldu.
- (^) Zamanla kabilelerin de ortak çıkarlar doğrultusunda birleşmeye, bunlar içinde en güçlü olanın şefliğini tanımaya başladıkları görülür. Bu yeni şef, artık kabileler arasındaki düzeni sağlamakla yükümlüdür.
- (^) Buyruklar kabilenin ortak inancına yani dinine uygun ise yasa durumunu almaktadır. Yasalara uymak zorunludur, uymayanlar cezalandırılır. Kısaca artık devlet doğmuştur.
- (^) Aile+ler → kabile+ler (Boy) → devlet
- III. DEVLETİN GELİŞİMİ
- (^) Devlet kuramayan toplumlar ya ilkel koşullarda yaşamlarını sürdürmüş yada çevrelerinde kurulan başka devletlerin
- egemenliği altına girmiştir. Devletin gelişim aşamasından önce üzerinde durulması gereken belli başlı kavramlar;
- Devlet , belli bir kültür seviyesine ulaşmış toplumların ortaya çıkardığı önemli bir kurumdur.
- Kültür, ise bir insan topluluğunun belli bir zaman içinde her alanda ürettiği maddi- manevi bütün değerlerin toplamıdır. Bu bakımdan ekonomi, bilim, sanat, din alanlarındaki her türlü değer kültür kavramı içindedir.
- Medeniyet-Uygarlık, Eğer kültür yerleşik düzene geçerek kentleşmiş toplumlarda üretiliyorsa ve belli toplulukların bu tür kültürleri arasında büyük benzerlikler varsa, o takdirde medeniyet söz konusudur.
- Devlet, belli bir kültür düzeyine erişmiş toplumların ortaya çıkardıkları önemli bir kurumdur.
Bir devletin en önemli işlevi nedir?
- (^) Devlet, kendisine güvenen insanları ancak “hukuk” kuralları koyarak yönetebilir. Hukuk kuralları bir devletin üstün gücünü gösteren en önemli kanıtlardır. Bir devletin gelişmişlik düzeyi, hukuk kurallarının mümkün olduğunca açık, herkes için eşdeğerli olması ve adaletle uygulanması ile ölçülür.
• V. İHTİLAL VE İNKILAP
- (^) Aydınlanma Çağında bütün yurttaşların devlet gücü üzerinde hakkı olduğu yolunda görüşler belirmeye başladı. Bu düşünceleri şu şekilde özetleyebiliriz:
- (^) Hükümdarların devlet gücünü Tanrıdan aldıklarını öne sürmeleri boş ve saçma bir görüştü.
- (^) Bir hükümdar gücünü hiç olmazsa halkla paylaşmalıydı.
- (^) Bütün yurttaşlara eşit davranılmalıydı.
- (^) Eğer bir hükümdar Tanrıdan aldığını ileri sürdüğü gücü halkın zararına kullanırsa, insanlar arasındaki eşitsizliği gideremezse onu devirmek haktı.
- (^) Bu olay ağır eşitsizlik ve adaletsiz bir yönetim altında kıvranan Fransa’ya örnek oldu. Şöyle ki Fransa’da;
- (^) Devleti kral ve soylular yönetirdi, önemli devlet görevlerine kral soyluları getirirdi.
- (^) Soylular hem topraklarından hem de görevlerinden gelir sağlar ama hiç vergi vermezdi.
- (^) Aynı şekilde kilise de önemli bir toprak varlığına sahip ancak vergi vermezdi.
- (^) Bunların dışındaki Fransız halk böyle önemli görevlere getirilmediği halde ağır vergi yükü altında ezilirdi.
- (^) Yeniçağ başlarında gelişen para ekonomisi nedeniyle Fransa’da zengin bir sınıf ortaya çıkmıştır. Burjuva denilen sermaye ve ekonomiyi elinde tutan bu insanlar devlet yönetimine karıştırılmıyordu. Öte yandan vergisini ödüyordu. Bir süre sonra özellikle burjuva sınıfı bu durum karşısında şikayet etmeye başlamıştır ve sonuçta vergi veren halkla birlikte krala başkaldırmışlardır.
Kuzey Amerika’daki ihtilal ile Fransa’daki ihtilal arasındaki benzerlikler ve farklar nelerdir?
- (^) Fransız ihtilalinin çıkmasında Amerikan ihtilalinin ve Amerikan bağımsızlık savaşının etkisi vardır. Bu etki fikri ve ekonomik bakımdandır. Amerikan bağımsızlık fikirleri Fransa’yı etkilemiştir, öte yandan Amerika’ya İngiltere’nin zayıf düşmesini isteyen Fransa’nın yardım etmesi bu devletin ekonomisinin zayıflamasına neden olmuştur. İki ihtilalin de çıkmasında ekonomik nedenler ateşleyici noktayı oluşturmuştur. Amerikalılar da Fransızlar da ağır vergi yükü ve adaletsizliği karşısında harekete geçmişlerdir. Fransızlar krallık rejimini devirip cumhuriyet rejimini kurmuşlardır, Amerikalılar ise İngilizlere karşı savaşı kazanarak bağımsızlığını elde ederek İngiltere’den ayrı bir devlet olarak ortaya çıkmıştır yani İngiltere’nin siyasal egemenliğinden kurtulmuştur.
- (^) Bu olaylarla dünyaya yeni iki kavram gelmiştir: ihtilal ve inkılâp.
- (^) VI. İNKILAP (Devrim ) MODELLERİ
- (^) Devrimlerin özelliği ;
- (^) Her devrim, dayandığı ihtilalin şiddetine göre az veya çok bir zorlama içerir.
- (^) Her devrim, toplumda belli başlı bütün siyasal, hukuksal, eğitsel, bilimsel kurumları kapsamına alır.
- (^) Sadece belirli bir kurumun değiştirilmesi devrim sayılmaz
- (^) Bazı devrimler uzun bir düşünsel ve toplumsal hazırlık evresi geçirirken, Fransız ihtilali gibi, bazıları da böyle bir uzun hazırlık dönemine ihtiyaç duymaz.
• VIII. İNKILAP İLE KARIŞTIRILMAMASI GEREKEN
KAVRAMLAR
- (^) İhtilal, mevcut siyasal düzeni bazı güçlü önderlerin öncülüğünde halkın zorla başından atması demektir.
- (^) İnkılâp, toplumdaki mevcut düzenin kısa sürede ve belli bir zorlama ile değiştirilerek yerine yeni bir sosyal yapısının kurulması demektir. İhtilal ile ortadan kaldırılan düzenden doğan boşluk, yeni esaslara dayanan bir devlet kurarak doldurulur. Bu ikinci aşamaya inkılap yani devrim denir. Devrim sözcüğünü ihtilal ile karıştırmamak gerekir. Devrim, devrilmişin yerine konulan anlamındadır.
- (^) Evrim, toplumsal kurumların kendiliğinden, hissedilmeden , zamanın koşullarına uyarak değişmesidir.
- (^) Reform (ıslahat), devlet yapısının çeşitli alanlarda işlerliğini yitirmesi sonucu düzeltimlere gidilmesidir.
- (^) Hükümet Darbesi, kimi toplumlarda yönetim kadroları çeşitli nedenlerle iş göremez hale gelebilir. Bu duruma özellikle askeri görevi elinde bulunduran, mevcut yönetimi zorla değiştirip yeni bir kadroyu iş başına geçirebilirler. Darbelerde bir zorlama var ama darbe sonucunda eski düzen yeni kadrolarla sürdürülür.
- (^) Devletin başında tek ve mutlak yönetici olarak padişah vardı, devlet yapısı içerisinde ayrıcalıklı konuma sahip zümre Osmanlı Hanedanı idi. Diğer halk Yönetenler ve Yönetilenler ( Askerîler ) ( Reaya ) olarak ikiye ayrılmıştı.
- Yönetici sınıfa mensup olanlar, padişahın egemenliği için çalışan ve bunun karşılığında maaş alan yetenekli memurlardı. Bu grupta yer alabilmek için Müslüman olmak ve Türkçe bilmek şarttı.
- Sarayda ve devlet hizmetlerinde görevlendirilmek üzere ihtiyaç duyulan insan gücü, ele geçirilen topraklardaki Hıristiyanlar arasından “ Devşirme ” adı verilen sistemle seçilerek temin ediliyordu.
- Yönetici sınıfın dışında kalan tüm Osmanlı halkına tebaa (tabi olan , ait olan) denirdi. Reaya olarak kabul edilen bu insanlar, şehir ve köylerde yaşayan çeşitli meslek gruplarına mensup kişilerdi.
- Osmanlı Devleti’nin idari yapılanması;
- Eyalet
- Sancak
- Kaza
- Köy şeklindeydi. Bu yerleşim birimlerindeki toprak padişahın malı olup onun adına belirli yöneticiler toprağı işler, köylülere dağıtır ve devlete vergi öderdi. Devletin kendisinden istediği sayıda asker hazırlamakla sorumlu olan toprak yöneticisi, askerleri önceden eğitmek ve savaşa hazır kuvvet oluşturmak mecburiyetindeydi.
- (^) Güçlü bir devlet olmanın verdiği güvenle dünyadaki gelişmeleri dikkatle izleyemeyen Osmanlı Devleti, 17. Yüzyılda başlayan bir duraklama ve gerileme sürecine girdi.
- Batıda yaşanan devrimlerin gerektiği gibi değerlendirilememesi,
- İç ve dış gelişmelere tepki gösterilememesi,
- Savaşlarda toprak kaybederek ekonomik yönden zayıf hale gelinmesi, Osmanlı Devleti’nin “ hasta adam ” olarak anıldığı yeni bir dönemi başlattı.