




























































































Study with the several resources on Docsity
Earn points by helping other students or get them with a premium plan
Prepare for your exams
Study with the several resources on Docsity
Earn points to download
Earn points by helping other students or get them with a premium plan
Community
Ask the community for help and clear up your study doubts
Discover the best universities in your country according to Docsity users
Free resources
Download our free guides on studying techniques, anxiety management strategies, and thesis advice from Docsity tutors
Human development
Typology: Study Guides, Projects, Research
1 / 169
This page cannot be seen from the preview
Don't miss anything!
Prof. Dr. Melike Sayıl Psi 261 ve 262
başlandı. Modernizm karşıtı yaklaşımlar egemen olmaya ve gelişim psikolojisini de etkilemeye başladı. Örneğin şu konularda tartışma ve sorular ortaya atıldı:
Gelişim kavramına yeniden dönecek olursak her gelişim bir değişmeyi de beraberinde içerir; fakat, her değişme mutlaka bir gelişmeye işaret etmez. Psikologlar Gelişme terimini döllenme ile başlayıp yaşam boyu devam eden DEĞİŞME veya HAREKET örüntüsü anlamında kullanırlar. Değişme örüntüsü; bebeklik, çocukluk ve ergenlikte büyümeye; yaşlılık ve ölümde de bozulmaya (decay) karşılıktır. Hareket örüntüsünün anlaşılması biraz daha karmaşıktır; çünkü, olgunlaşma ve deneyimi birlikte içerir.
OLGUNLAŞMA; genetik kodlamanın idare ettiği her bir bireye özgü değişmeleri içerir. Büyüdükçe beynimiz, merkezi sinir sistemimiz gelişir ve farklılaşır, anatomimiz değişir, kimyasal ve hormonal bileşimler değişir. Olgunlaşmanın örneklerinden biri beynin derece derece özelleşmesidir. Öyle olur ki her bir hemisfer farklı psikolojik aktiviteleri idare eder hale gelir. Örneğin mekansal (spatial) süreçlerin işlenmesi sağ beyin, dil ise sol beyin tarafından idare edilir. Gelişimde olgunlaşma kadar (deneyim) ÇEVRE de önemli etkiye sahiptir. Çevre deyince biyolojik ve sosyal çevre birlikte anlaşılmalıdır. Beslenme, tıbbi bakım, ilaçlar ve fiziksel kazalar biyolojik çevreyi, aile, okul, toplum, akranlar ve kitle iletişim araçları ise sosyal çevreyi oluşturur. İnsanın çevreyle olan yaşantıları ve deneyimleri hem mikroskopik hem de makroskobik açıdan incelenebilir ve tanımlanabilir. Örneğin bireyin vitamin alımı ve anne- çocuk etkileşimi, mikroskobik düzeyde iken, genel tıbbi bakım ve ailenin ruh sağlığı dinamikleri makroskobik düzeydedir. Benzer şekilde bir yaşantının tanımlandığı düzey ilgilenen uzmanın kuramsal bakış açısına göre değişir. Örneğin; öğrenme çok dakik ve ayrıntılı terimlerle tanımlanmıştır. Bu nedenle bir öğrenme psikoloğu incelemek için spesifik davranışları seçebilir. Oysa bir sosyal psikolog veya sosyolog ailenin S.E.D’indeki bir
değişmenin, çocuğun fırsat ve aktiviteleri açısından doğurguları gibi belli bir zaman dilimi içindeki daha geniş bir olayı inceleyebilir. Deneyim olmadan olgunlaşma ortaya çıkmaz. Beş duyu dışında hiçbir uyarılmanın olmadığı ortamda insanoğlu dili kazanamadığı gibi, zeka geriliği de görülmektedir.
Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisi’nin tarihi 200 yıl kadar eski olmakla birlikte, 1920- yıllarında kendini göstermiş ve ancak 1970’li yıllarda bir alan haline gelmiştir. Yaşam boyu gelişim psikolojisi döllenmeden ölüme kadar olan insan yaşamı süresince gelişimsel süreçlerin değişimini açıklar, tanımlar, yordar ve kontrol etmeye çalışır. Çocuk gelişimi ve yaşlılık bilimi (gerontoloji) gibi bir uzmanlık alanıdır. Bir kuram değil, gelişim olayını incelemede yeni bir yönelimdir. Davranışın gelişiminin çalışılmasında belli kavramları ve yöntemleri vurgular. Bu yönelimde: değişme sürecini içeren herhangi bir davranış gelişimsel olarak incelenmelidir. Davranış, önce ve sonra gelen olaylar zincirine yerleştirildiğinde anlaşılması daha kolaydır.
Bu görüş geleneksel biyolojik temelli büyüme eğilimine terstir. Gelişimde büyüme ve olgunlaşma yönelimini esas alanlara göre, gelişme, yetişkinliğin başlangıcında durağanlaşır; sonraki gelişmeler ise gelişme olarak değil, yaşlanma veya bozulma olarak adlandırılır. Yaşam boyu gelişim anlayışı biyolojik faktörlerin rolünü inkar etmez ancak olgunlaşma genel bir gelişim ilkesi olarak kabul edilmediği için gelişme yaşam boyu bir süreç olarak ele alınır. Sonuç olarak hiç bir dönem gelişimsel süreçlerin önemi açısından ayrıcalıklı değildir. Örneğin bebeklik gibi.
Bir grup araştırma yalnızca yaşa bağlı gelişimsel değişmelerin değil kuşaklar arasında da gelişimsel farkların olduğunu göstermiştir. Zeka, sosyalleşme ve kişilik gibi konulardaki ikinci bir grup araştırmada, kuşaklar arası durağanlık ve değişme ve ayrıca yaşa bağlı değişmelerin rolüyle ilgili olarak gelişim psikolojisinde evrimsel perspektife olan ihtiyaç vurgulanmıştır. Üretkenlik, anne babalık, büyükanne ve büyükbabalık gibi konular böyledir.
Yaşam boyu gelişim psikolojisinin 2 temel sayıltısı vardır:
1920-30 yıllarındaki yayınlara rağmen alanın çok sonra gelişmiş olmasının nedenlerinden biri 20.yy. ortalarında çocukluğun çok baskın olarak çalışılması, davranışçı-deneysel yaklaşımın yaygın olması ve alandaki öncülerin de bu yaklaşımı kullanmış olmalarıdır. Buhler, Erikson, Havighurst, Neugarten gibi kişilikle ilgilenen araştırmacılar daha çok subjektif-fenemenolojik yöntemleri kullanmışlardır.
Yaşam boyu gelişim anlayışının 1960 ve 70’lerde daha geniş olarak kullanılmasının ve alanın yaygınlaşmasının temelinde 3 eğilimin bulunduğu saptanmıştır.
Yaşam boyu gelişim psikolojisinde ele alınan yaşam dönemleri aşağıdaki şekilde ayrılabilir: Döllenme Doğum Öncesi (prenatal) gelişim Doğum Yenidoğan (ilk bir ay) Bebeklik (0-18/24ay) Okulöncesi çocukluk (2-5/6 yaş) Çocukluk (okul çağı 6-11 yaş) Buluğ (10/11-13/14) Ergenlik (13/14-18/21) Gençlik (İlk yetişkinlik/20-30'lu yaşlar) Yetişkinlik (35/45-65) Yaşlılık (65/70-ölüm) Ölüm
Gelişimin 4 dalı vardır. Bunlar; fiziksel gelişim, bilişsel gelişim, sosyal-duygusal gelişim ve kişilik gelişimidir. Her bir dalda gelişim süresi farklıdır.
FİZİKSEL GELİŞİM: Büyüklük ve ağırlıkta derece derece olan niceliksel değişmelerdir. Ağırlıkta artma, boy uzunluğunda ve vücut parçalarının oranlarındaki değişmeler, baş ve uzuvların büyümesi, beynin, kalbin ve ciğerlerin büyümesi bu sürecin parçalarıdır. Büyüme ölçütlerinin saptanması önemlidir. Çünkü bir insanın ne derece sağlıklı geliştiği bu ölçütlere göre belirlenir. Örneğin; yeni doğmuş bir bebeğin ortalama ağırlığı 6.ayda iki katına ulaşır. Eğer bunda önemli ölçüde sapma olursa bebeğin diyeti ve büyüme anomalisi olup olmadığı araştırılır. Gelişme örüntüleri çocuğun bir dönemden diğerine geçişini de yordar. Örneğin; ilk iki yıl içindeki bazı gelişmeler çocukluğu; ergenliğin başlangıcındaki bazı özellikler de ergenliğin sonunu yordamada yardımcı olur.
BİLİŞSEL GELİŞİM: Yaşla ilişkili olarak zihinsel aktivitelerde ortaya çıkan değişmelerdir. Düşünce, bellek, algı, dikkat ve dil gibi. Bebekliğin ilk iki yılında bebeğin neler yapabileceğinin çok farklı alanlarda dakiklikle bilinmesi şaşırtıcı gelebilir. Çocuklar mekanı nasıl algılar, çocukların dikkatleri nasıldır ve çocuklar dili nasıl öğrenirlergibi sorulara cevap aranır.
SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM: Bireyin çevredeki diğer bireylerle etkileşimini sosyal, bu etkileşimin içinde bireyin duygu ve duyuş tepkilerini de duygusal gelişim ele alır. İki yaşlı insanın birbirini avutması, anne ve babanın başarı için çocuklarını zorlamaları, kardeşler arası ilişkiler, öğretmenin öğrenciyle ilişkileri bireyin gelişimini nasıl etkilemektedir? Kendilik gelişiminde anneye bağlılık, bireyin kendini olumlu veya olumsuz değerlendirişi oldukça önemlidir. Kaygı, kızgınlık ve suçluluk da diğer duygusal gelişim alanlarıdır.
KİŞİLİK GELİŞİMİ: Kendilik algısı, cinsiyet rolünü benimseme ve cinsiyet rollerinin gelişimi ile ahlak gelişimi ele alınan konulardır.
Görüşme ve standart testlerle ölçme ise gelişim psikolojisinin daha çok uygulama alanında kullanılan yöntemlerdir. Araştırma yöntemlerini değişkenlerin manipülasyonuna bağlı olarak aşağıdaki biçimde özetlemek mümkündür. Araştırmacı Değişkenleri Manipüle Ediyor mu?
EVET HAYIR Araştırmacı Araştırmacı grupla mı grupla mı çalışıyor EVET HAYIR HAYIR EVET Araştırmacı Tek denekli Klinik veya laboratuarda mı araştırmalar vaka çalışması çalışıyor Gözlem, görüşme Araştırmacı standardize test laboratuarda mı uygulama çalışıyor?
EVET HAYIR EVET HAYIR Kontrollü Alan Korelasyonel Doğal deneyler deneyleri ve grup deneyler farkları çalışması
Gelişim Psikolojisi’nde önemli bir değişken ZAMAN ve gelişimsel değişmeyi yaratan çeşitli faktörlerin etkileşimidir. Zaman birkaç anlamda kullanılır:
Kişinin doğduğu andan bulunduğu ana kadar geçen süre KRONOLOJİK YAŞ, belli bir zaman diliminde doğup yaşayan bireyler topluluğu JENERASYON (KUŞAK) ve araştırmanın yapıldığı an ÖLÇME ZAMANI. Bir de kuşaktan farklı olarak aynı yılda doğmuş bir grup bireyi inceleyen çalışmalar vardır ve böyle gruplara “cohort” denmektedir.
Gelişim Psikolojisine özgü yöntemler ise;
Gelişim psikolojisinde ayrıca geriye doğru (retrospektif) desenler de kullanılmaktadır. Örneğin; hamilelik süresince sigara içmenin bebeğin 10 yaşına kadar ki gelişimini etkileyeceği yönünde bir hipotezi test etmek için böyle bir çalışma gerekebilir.
gruplarındaki bireyler seçilir ve karşılaştırılır. Örneğin 1-6 yaş arasındaki çocukların kelime dağarcığını incelemek isteyen bir araştırmacı 6 ay arayla gruplarını saptayıp, çocukların konuşurken kullandıkları sözcükleri sayarak araştırmasını gerçekleştirebilir. Kelime dağarcığının yüzdelerinde yaşa göre ortaya çıkan değişme normatif ve tanımlayıcı bir veri sağlamış olacaktır. Bu yöntemin avantajı çok fazla vakit kaybetmeden farklı yaşlardaki davranışlar hakkında bilgi sahibi olmaktır. Dezavantajı ise hem uzun zaman periyodu içinde davranışın durağanlığını incelemeye hem de sonuçta ortaya çıkan gelişim ve davranışlar üzerinde yaşam deneyimlerinin rolünü anlamaya imkan tanımamasıdır. Farklı yaş grupları arasında var olan sosyal, kültürel, tarihsel ve çevre şartlarına bağlı farklılıkları yani kuşak farklılığını incelemeye imkan tanımaz. Bu yöntemde verinin toplandığı grup ile karşılaştırma yapılan grubun farklı olma olasılığı yüksektir.
Bir enlemesine-kesitsel çalışmada çocukların doğum yılları ve gelişimsel geçmişleri manipüle veya kontrol edilmeden herhangi bir yaş farklılığının evrensel gelişim sürecine bağlı bir farklılık olduğunu veya belirli bir kuşağın yaşadığı farklı deneyimlere bağlı olduğunu ileri sürmek ne derece doğrudur?
Bir enlemesine-kesitsel çalışmada 20, 30, 40 yaşlarındaki kadınların toplumsal cinsiyet rollerinin incelendiğini düşünün. Araştırmacı 20 yaşındakilerde daha erkeksi, 40 yaşındakilerde de daha kadınsı özellikler elde etse bu bulguyu kadınlar geliştikçe daha kadınsı özellikler edinmektedir şeklinde yorumlayabilir mi?
Enlemesine-kesitsel çalışmalar kültürün en az etkili olduğu alanlarda bazı avantajlar sağlayabilir. Ayrıca; çocuklara, yaşlarına göre verilecek eğitimin, okuma kitaplarının, TV programlarının hazırlanmasında ve oyuncak ve oyun yaratılmasında bu türden araştırma bulgularının yararları olabilir.
aralıklarıyla belli bir süre içinde incelenir. Bazen bu süre bütün bir yaşamı alabilir. Farklı yaşlarda elde edilen ölçümler arasındaki farkı açıklama imkanı doğmaktadır. Örneğin bir araştırıcı çocukların sözcük dağarcığında ortaya çıkan artış oranını bu yöntemle inceleyebilir. Bir yaşındaki bir çocuk grubunu 6 ay arayla teste tabi tutarak yaşla birlikte ortaya çıkan
görülür. Schaie ve Hertzog’a göre boylamsal çalışma birey içi ve bireyler arası değişmenin daha iyi bir göstergesidir. 1970 1975 1980 1985 1990 Yaş 5 10 15 20 25
1980 1985 1990 1995 2000 5 10 15 20 25 Ardışık stratejilerde en büyük güçlük 1. ve 2. çalışmalar arasındaki farklılığı çözmektir. Farklılık yaşla mı yoksa çevre/zamanla mı ilişkilidir.
Nesselroad ve Baltes (1974) ergenlerde kişilik ve yetenek değişmelerini 2 yıllık bir sürede ardışık yöntemle incelemişlerdir.
13 - 16 yaşları arasında 4 kuşak ve 15 - 18 yaşları arasında 4 kuşak incelenmiştir. 3000 denek 40 değişken üzerinden test edilmiştir. Yaş Kuşak 13 14 15 16 17 18 1957 1970 1971 1972 1956 1970 1971 1972 1955 1970 1971 1972 1954 1970 1971 1972
Boylamsal Enlemesine-Kesitsel Zaman Farkı (time lag)
Bu araştırmada 1970-72 yılları arasında sosyal-duygusal olarak kaygıda azalma olduğu bulundu. Eğer, örneğin sadece 1956’da doğanlarla bir boylamsal çalışma yapılmış olsaydı 14
Ardışık desenler, yaş farklılıklarındaki gelişimsel ve kültürel farkların göreli önemi üzerindeki karışıklığı en aza indirmektedir. Ardışık desenler boylamsala göre kısa bir süre içinde bireysel sürekliliği inceleme imkanı vermektedir. Örnekteki araştırmacılar sadece 2 yıllarını harcayarak ergen gelişimindeki 5 yıllık arayı görebildiler (13 - 18 yaşları arası). Zamandan ve paradan tasarruf ettiler, deneklerin işbirliğini garantiye aldılar, işlemin eskimesini ortadan kaldırdılar, test tekrarın etkilerini en aza indirdiler ve çalışma süresince ortaya çıkabilecek beklenmedik kişisel deneyimlerin karıştırıcı etkisini azalttılar. Bu desen iyi bir planlama ve ileri istatistik analizler gerektirmektedir. Zaman farkı deseni, yaşı sabit tutarak farklı grupları farklı zamanlarda inceler ve böylece kültürün etkilerini ortaya koyar. Birleştirilmiş desenlerde bile kültürel etkilerin yaşa mı ölçme zamanına mı bağlı olduğu belli değildir. Bu desen gelişimsel değişmeleri göstermez ancak izlenecek veya gözardı edilecek çevresel etkilerin neler olduğu hakkında fikir verir.
Socrates’in öğrencisi Plato’ya göre (yaklaşık 2000 yıl önce) insanın ruhu bedenden ayrı olarak üç kısma ayrılır. Bunlar; iştah, ruh, ve mantıktır. İştah doğumda ortaya çıkar ve bebeklik, ilk çocukluk yıllarında baskındır. Burada temel fiziksel ve duygusal ihtiyaçlar önemlidir. Ruh, çocukluk ve ergenlikte baskındır. Bireyin girişkenliğini, cesaretini ve inançlarını temsil eder. Sonuçta olgunlaşmayla ruhun mantık ve zeka bileşeni en önemli hale gelir.
Plato’nun idealizm felsefesinde akıl yürütme yeteneği insanoğlu ve diğer hayvanlar arasındaki temel farktır. İnsan doğasının irrasyonel tarafını kabul eder fakat eğitimle iştah ve ruhun azalacağını ileri sürer. Herhangi bir bireyde bu üç bileşenden biri kalıtımsal olarak baskındır ve toplumun görevi, daha iyi hale getirmek için çocuğun potansiyelini belirlemek ve eğitmektir. Plato’ya göre insanların çoğu duyguları tarafından kontrol edilir ve bunlar işçi olarak eğitilmelidir. Ruh tarafından idare edilenler asker olarak, akıl yürütme düzeyi yüksek olanlar da felsefeci olarak yetiştirilmelidir.
ise döllenmeden önce spermde tamamen insan biçiminde minyatür bir yetişkinin var olduğu sanılırdı. Bu kavram, öğrenmede ve gelişimde bireyselciliğin gereksiz olarak algılanmasına yol açıyordu. Çocuklardan sorgusuz bir itaat bekleniyordu. Çocuklar, çok küçük yaşta çalışmak zorunda bırakılıyordu. Oyun ve çocuk masallarından mahrum bırakılıyorlardı. Bütün resimlerde çocuklar, yetişkinlerle aynı giyim, yüz ifadesi ve aynı vücut oranlarını taşıyan küçültülmüş yetişkinler olarak çiziliyordu.
Ortaçağ ve 18.y.y. arasında insanlar, insan ve onun gelişimi konularına aydınlanma çağında tekrar döndüler. İnsanın doğası ve evrendeki yeri konusundaki görüşler epeyce değişti. İyi yapılanmış bir eğitim özellikle üst ve orta sınıfta değer görmeye, dini dogmaların yerini bilim ve matematik almaya başladı. 15.yy. ve 18.yy. arasında Rönesans gelişim dönemlerinin ve bireysel ayrılıkların vurgulandığı bir dönem oldu. Bu yıllarda John Amos Comenius eğitimsel hedefleri olan 6 yıllık dönemler belirlemiştir.
0 - 6 yaş algı 8 - 12 yaş hayal, imgeleme 12 - 18 yaş mantıksalcılık 18 - 24 yaş ihtiras
Dekart (Descartes), Plato’nun beden-zihin ruh ayrımını geliştirmiş ve bilginin kaynağının duyular değil zihin olduğunu ileri sürmüştür. Beden-ruh etkileşimine önem vermesine rağmen doğa mı çevre mi tartışmaları için öncü olmuştur.
17.yy. da yaratıcılık ve bireysel başarılara önem verilmeye başlanmış; sanatçılar, kaşifler, bilim adamları, yazarlar ve müzisyenler öne çıkmıştır. İngiliz görgülcülüğü (empricism) J. Locke’un felsefesiyle insan doğasına yeni bir kavramlaştırma getirmiştir. Gerçek bilginin akıl yürütmeyle değil, duyulardan türetmeyle elde edildiğini söylemiştir. Locke’a göre doğuştan gelen fikirler yoktur. Onun yerine Aristo’dan alıntıyla zihnin tabula-rasa olduğu görüşünü benimsemiştir.
Çevreye ilginin artmasıyla eğitimin statü kazanmadaki önemi artmış ve aristokratların asil ruh taşıma iddiaları azalmış, Fransız devrimiyle hakların eşitliği ilkesi gelmiştir. Öğrenme çeşitli deneyimlerle derece derece gelişen bir süreç olarak kabul edilmiştir. Locke, ön oluşum kavramını reddetmiş ve yetişkinlerle çocukların farklılığı üzerinde durmuştur. Yetişkinler ve çocuklar arasında bilişsel farklılık ve kişilik farkları olduğunu ileri sürmüştür. Özet olarak çevre, kalıtıma üstünlük taşır.
Aydınlanmanın ideal örneği ve özgürlük ruhu en iyi J.J. Rousseau’nun yazılarında yer almaktadır. Rousseau, Locke’un eğitimin değeri ve gelişim dönemleri arasındaki niteliksel farklar gibi görüşlerini paylaşır. Ancak onun Naturalizm’inde deneyimin rolü daha azdır. Rousseau’ya göre birey toplum tarafından bozulmadıkça doğuştan iyidir.
İnsanın gelişimi 5 dönemde gerçekleşir :
18.yy.’a doğru Avrupa’da diğer felsefeciler de insan gelişimine değinmişlerdir. Bunlar arasında Tetens (1736 - 1807), yaşamboyu ortaya çıkan fiziksel ve psikolojik farklılıklarla ilgilenmiş, çocuklar üzerindeki sistematik gözlemlerini günlükler halinde yayınlamıştır. Tiedemann (1748-1803), oğlunun biyografisinde motor becerileri, dili, düşünme kapasitesini, sosyal-duygusal davranışları ele almıştır. Pestalozzi (1746-1827) 4 yaşındaki oğlunun öğrenme sürecini incelemiş ve öğretmen ile ebeveynlere sayısız öneride bulunmuştur. Carus (1770-1808) kronolojik yaştan bağımsız olarak yaşamboyu gelişim dönemlerini öne sürmüş. Cinsiyet farkları, kültürel değişmeler ve mizaç üzerinde durmuştur. 19.yy.’da Kant’ın Nativism’inde bilme, dış uyarıcıya tepkiden daha ileri düzeyde bir şeydir. Akıl yürütme ileri düzeydedir ve pasif değil aktif bir süreçtir. Kant’ın görüşleri gerçeğin aranmasına öncülük etmiş ancak insanın gelişimini incelemede bilimsel görgül yöntemler ile felsefi mantıksal olanlar arasında uzun süren bir boşluk yaratmıştır.